kirklarkomitesi

21 MAYIS 1864’ÜN ANISINA

Çar II. Nikola’nın 15 Eylül 1861’de Adığelerle görüşmeye geldiği Hamketi’de sarfettiği sözler Rusya’nın genişleme siyasetini ve Vatanımızın işgal edileceğini teyit ediyordu. Çar şöyle demişti: “Rusya, önünde tarihi görevleri olan büyük bir devlettir. Sınırlarımızı güçlendirmemiz, diğer ülkelere açılmak için denizleri elde etmemiz elzemdir. Diğer milletlerle ticaretimiz denizden olmak zorundadır. Karadeniz olmadan yapamayız. Kafkasya’nın Ruslar tarafından fethinin kaçınılmaz olduğunu anlamanız gerekir. Ne kadar cana mal olursa olsun bu savaşı kazanacağız.”

Çar, bu ve benzeri diğer gerekçelerle Vatanımızı işgal ediyor, 21 Mayıs 1864’de Çerkesya’daki şavaş da sona eriyordu.

Adığeler 1864’ten bu yana Rus işgalini ve Rusların Adığelere yaptıkları mezalimi dile getirmişler, savaş sırasında ve sonrasında yaşananları zorunlu göç, sürgün, soykırım gibi kavramlarla ifade etmişlerdir.

Ancak biz, içi acı, hıyanet, entrika, Rus ve Osmanlı işbirlikçilerinin yer aldığı bu olaya Çerkes Trajedisi demeyi uygun buluyoruz.

1500’lü yıllardan itibaren başlayan Rus-Çerkes (Adığe), Osmanlı-Çerkes ilişkilerinin sonuçlarını yeniden değerlendirmemiz gerekmektedir.

Rusların halkımıza yaptıkları ve Anavatanımızın işgali öteden beri bilinmekte ve yazılmaktadır. Bunun yanı sıra bilinen fakat pek gündeme getirilmeyen hususları da belirtmemiz gerekmektedir. Dolayısıyla objektişf bir bakış açısıyla tarihimizle yüzleşmeliyiz.

Sözgelimi; savaştan önce ve savaş sırasında kendi istekleri ile vatanını terk edenler, malını mülkünü Ruslara satanlar, Çarlık yönetimi ile anlaşma yapıp avanelerini Osmanlı’ya götürenler. Osmanlıdan Rütbe, mülk, siyasi görüş ve maddi yardım alanlar. Rus Çarlığından ve Osmanlıdan çift taraflı olarak maddi yardım alanlar, maaşa bağlananlar. Adığeleri vatanından kopartarak Osmanlıya göç veya sürgün edilmesinde aktif rol alanlar. Ekim devrimine kadar Rus pasaportları ile Osmanlı’ya göç eden sürgün olmayan sürgünler. Kölelik düzenini sürdürmek için Osmanlıya gelenler…

Yukarıda sözünü ettiğimiz-edemediğimiz pek çok hususu yeniden gözden geçirmeliyiz. Geçmişimizin eleştirisini yapabilmeliyiz. Bu eleştiriler doğru yolu bulmamıza yardımcı olacaktır. Düşmanlık ve pişmanlıkla ebediyen yaşayamayız. Rusya Federasyonu ve Adığe Cumhuriyetleri ile ilişki içinde olmadan hiç bir sorunumuzu çözemeyiz.

Rusya Federasyonu ile devam eden ve etmesi gereken ilişkiler vardır. Keskin ifadeler düşmanlığı körükler. Konuşmamak, iletişim kurmamak yüreklerde kin biriktirir. Doğru yol ise akılcı ve diplomatik yollarla iletişim içinde olmaktır. Dolayısıyla 150 yıllık barış ortamını sürdürmeliyiz.

Adığeler yeteri kadar eğitimli ve politikayı bilen insanlara sahiptir. Anavatandaki barışın Diaspora’da da algılanmasını sağlayabilirler. Gelecekte bunun gerçekleşeceğine inanıyoruz. Halkımızın barış içinde yaşayıp Cumhuriyetlerimizle gurur duyacağımız aydınlık günlerin yakın olmasını arzuluyoruz.

Rus-Kafkas savaşlarında vatanları ve dinleri için ölen şehitlerimize Allah’tan mağfiret diliyoruz. Kahramanlarımızın önünde saygıyla eğiliyoruz. Ruhları şad olsun. Bizlere bıraktığınız vatanseverlik ruhunu ve bilincini yitirmedik. Huzur içinde yatın…

Kaynak: Adıge Düşünce Derneği 21 Mayıs 2014 20.05.2014